21 Kasım 2011 Pazartesi

Ben seni hep korumak istiyorum miniğim

1 ay önce Ozan'ı Boğaziçi Üniversitesi'ne götürmüştük. Güney Kampüsün güzel çimlerinde yayılmak keyifli oluyor. Hava serin ama güzeldi. Keyifli bir günün sonunda tam ayrılmak üzereyken BÜ'nün kedilerinden biri pati atıverdi Ozan'ın dizine. Biraz endişe ettik ve doktorunu aradık. Kuduz aşısı için Haydarpaşa Numune'ye gitmemizi söyledi. Oradaki doktor dizine bakıp aşı olması gerektiğini söyleyince başladı aşılar. 5 doz aşının son dozu nihayet bugün yapıldı. Ozan'ın acı çekmesine sebep olduğumda içimde beliren vicdan azabını tarif etmem mümkün değil. Belki sebep olan biz değildik ama insan yine de kendini suçlayacak bir şey buluyor. Başına gelen her kötü olayda yanında değilsem neden yanında değildim, yanındaysam neden orada olduğum halde koruyamadım hissi sarıveriyor içimi. Her zaman yanında olup onu korumak mümkün değil tabii ama insan hep korumak ve kollamak istiyor.
O gün çok güzel fotoğraflarını çektim Ozan'ın.

Birkaç tane de Ozanca cümle:

O: Anne ben ıhlamur çayımı içmiştim, kurabiyemi de yemiştim. Neden şimdi su içmek istiyorum?

---

O: Bazı balıkların adı olur. Bu halamut.